Benim sitem

Ataturk

ATATÜRK YALOVA'DA

ATATÜRK'ÜN YALOVA'YA İLK GELİŞİ

Atatürk’ün, Yalova’ya gelişi hakkında anlatılan rivayet göre; “1929 yılının yaz aylarında Yalova, sıtmadan kırılıp dökülmektedir. Ölümler günden güne artmakta, halk çaresizlik içinde çırpınmaktadır. Yalova’nın ileri gelenleri bu felakete bir çözüm bulmak amacıyla bir araya gelerek durumu Gazi Paşa’ya bildirmeye karar verirler. Gazi Paşa’nın, İstanbul’a geldiğinde Büyük Ada’ya uğradığı bilinmektedir. Onu orada görmek mümkün olacaktır. Durum izlemeye alınır. Ada’ya geldiği gün öğrenilir. O günün sabahında, iki motor dolusu Yalovalı Büyük Ada’ya doğru yola çıkarlar. Tarih 14 Ağustos 1929’dur.

Motor kaptanları Fehmi Çam ve Faik Hürman, Yalova’nın seçkin insanlarını Ada’ya salimen ulaştırır. Saat 17.00 sularında iskeleye yanaşan Ertuğrul Yatı’nı, Adalılarla birlikte ayrı bir grup olarak karşılamaya giden Yalovalılar, coşkuyla alkışlarlar Gazi Paşalarını. Yalova grubunun pırıl pırıl giyim kuşamları, Gazi Paşa’yı alkışlarken sergiledikleri candan coşkuları ile herkesin ve Gazi Paşa’nın da dikkatini çekerler. Zaten istedikleri de budur. Gazi, merak edip sordurur. Yalova’dan geldiklerini, kendisinden bir dilekleri olduğunu öğrenir. İçlerinden birini çağırır. Ne istediklerini sorar. Durum kendisine anlatılır, yardımları talep edilir. Gazi, ilk fırsatta geleceğini söyler. Bu haber Yalovalıları çok sevindirir.

19 Ağustos 1929 Pazartesi günü, Ertuğrul Yatı ile İstanbul’dan hareket eden Atatürk, saat 16.00’da Yalova’ya gelmiştir. Yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kara, Özel Kalem Müdürü Tevfik, Başyaveri Rusuhi ile yakın arkadaşlarından Kılıç Ali ve Zühtü Bey’le birlikte kalabalık bir sağlık ekibiyle Gazi Yalova’dadır. Halkın coşkun tezahüratları arasında iskeleye çıkan Atatürk, yanındakilerle birlikte önce Kaplıca’ya gitmiştir. Kaplıca’yı gördükten ve buranın geliştirilmesi için aydınlatıcı talimatlar verdikten sonra Baltacı Çiftliği (Günümüzde TİGEM tesisleri)’ne gitmiştir.

Bu sırada çiftlikte göçmenler bulunmaktadır. Atatürk, göçmenlerle konuşarak, sorunlarını dinlemiş, yetkililere ilgili talimatları verdikten sonra saat 20.00’de Yalova’dan İstanbul’a hareket etmişlerdir. Ancak 19 Ağustos tarihi hem Atatürk hem de Yalova için bir dönüm noktası olmuştur. Atatürk Yalova’ya ikinci gelişinde önce Millet Çiftliği’ni görmüş, oradan da tekrar Kaplıca’ya bir gezinti yapmıştır.

Atatürk, Termal’e üst üste iki gün (19 ve 20 Ağustos 1929) gelmiş ve Termal’in İşletmesini açılan ihale ile alınmasını istemiştir. Atatürk’ün Yalova’yı ve Termal’i ilk defa 1929’da duymadığı, daha öncede Termal hakkında bilgi sahibi olduğu, ancak Termal’i görmediği bilinmektedir. TBMM’de Yalova-Termal konusu zaman zaman gündeme gelmiş, hatta Atatürk, Termal ile ilgili bazı kararnameleri imzalamıştır. Bu tarihten sonra Atatürk çeşitli tarihlerde Yalova’ya ve Kaplıca’ya gelerek hem dinlenmiş hem de bazı önemli çalışmaları burada yapmıştır.

311 GÜNÜNÜ YALOVA'DA GEÇİRDİ

21.08.1929 – 28.08.1929
13.09.1929 – 18.09.1929
08.12.1929 – 15.12.1929
17.06.1930 – 20.06.1930
30.06.1930 – 05.09.1930
22.07.1931 – 08.09.1931
16.07.1932 – 31.08.1932
14.07.1933 – 06.09.1933
02.05.1934 – 05.05.1934
30.07.1934 – 07.07.1934
20.07.1934 – 30.07.1934
02.08.1934 – 11.08.1934
23.05.1935 – 25.05.1935
10.07.1935 – 15.07.1935
10.08.1936 – 16.08.1936
19.06.1937 – 26.06.1937
03.10.1937 – 03.10.1937
21.01.1938 – 01.02.1938

ATATÜRK'ÜN YALOVA'YA YAPTIKLARI

Yalova, Cumhuriyetin ilk yıllarında insanların yaşamak için tercih ettikleri bir yer değildi. Kent merkezi sazlık ve bataklık olarak adeta bir sivrisinek yatağıydı. Sıtma kol geziyordu. Neredeyse yüksek bölgelerdeki köylerin bile nüfusu Yalova merkezinden fazlaydı. Bu olumsuz durum, Atatürk’ün 1929 yılında Yalova’ya gelişine kadar devam etti.

Atatürk buradaki durumu görünce, hemen bir Sıtma Mücadele Ekibi’ni Yalova’ya getirtti. Bu ekip ve vatandaşlar, tüm dere yataklarını temizleyerek çıkan toprak ve kumu, bataklık alanların doldurulmasında kullandılar. Sivrisinek yatakları ve bataklıklar kurutulunca, ilaç tedavisi de devam ettiği için, sıtma hastalığı giderek kontrol altına alınmaya başladı. Ancak, bütün çabaya rağmen hastalığın önüne birden geçilemedi, mücadele uzun sürdü.

ÇEVREYE ÖNEM VERMESİ

Atatürk’ün kişiliğini oluşturan etkenler arasında, insan sevgisiyle bütünleşen doğa sevgisi önemli bir yer tutar. O, bu sevgi sebebiyledir ki, örnek bir çevre bilincine sahipti. Atatürk’ün Yalova’yı çağdaş bir SUŞEHRİ olarak görme özlemi, kenti olabildiğince yeşillendirmekle hemen hemen özdeşleşmişti. Bu gün Yalova’nın her yerinde bu ilginin çok sayıda izleri vardır.

Yalova’da yeşillik ve ağaç denilince, akla YÜRÜYEN KÖŞK ve tarihi ÇINAR gelir. Yalova’da çınar ağacı denince, akla gelen yerlerden biri de, yine Atatürk’ün eseri olan Çınarlı Hıyaban’dır. Atatürk, Baltacı Çiftliği girişinden sonraki 12 kilometre yolu çınarlandırdı. Bu anlamda Termal’i Yalova’ya yeşil kuşakla bağlamış oldu. Dikim 1930 yılı Şubat ve Mart aylarında yapıldı. Fidanlar arası 10 metredir. Ancak, sıralara çapraz gelecek şekilde dikildiğinden daha sıkmış gibi görünür. Böylece her 5 metrede bir çınar vardır. Çapraz dikim aynı zamanda ağaçların dengeli dallanmasını sağlanmış, böylece yol yeşil bir tünele dönüştürülmüştür.

Dikkat çekici husus, bu çınar fidanlarının Anadolu’nun yerli çınarı olan Doğu Çınarı (Platanus Orientalis) olmalarıdır. Burası, Doğu Çınarı ile bir yol düzenlemesi olduğu için de önemlidir. Fidanlar, Teşvikiye ve Kocadere’den temin edilmiştir. Baltacı Çiftliği girişinden Termal’e kadar dikilen fidan sayısı 2250’dir. Bakım ve sulama işlerine Atatürk zaman zaman nezaret ederdi. En büyük zevki de, bu yolda arabayla seyahat etmekti. Gazipaşa Caddesi’ndeki eksiklerde tamamlandı. Ayrıca Yalı Caddesi ve Karamürsel Caddeleri de ağaçlandırıldı.

ATATÜRK VE TERMAL YOLU

Doğa harikası olan Termal Kaplıcalarını Yalova’ya bağlayan Termal-Yalova Çınarlı Yol (Çınarlı Hıyaban) Atatürk döneminden günümüze kadar yol boyunca var olan çınar ağaçlarının oluşturduğu yeşil tünel görüntüsü ile Yalova’nın en güzel yol güzergâhıdır. Dolmabahçe sarayı önündeki çınarlı yoldan vapurla ayrılarak deniz yolculuğu sonrası, aynı yolun Yalova’daki devamı olarak Ulu önder Atatürk zamanında, iskeleden başlayıp, Gazipaşa Caddesi’ni takiben kaplıca kapısına son bulan yolun uzunluğu 12 350 metre, genişliği 10 metredir. Gökçe Barajı’nın yapımı sırasında, bu Çınarlı Yolda bulunan bir kısım çınarlar, baraj içinde ve yol dışında kaldı. Bu nedenle Yalova’yı Termal’e bağlayan Çınarlı Yol Yenimahalle yol kavşağında son bulur. Yol güzergâhında bulunan Çınarların Dikimi 1930 yılı Şubat ve Mart aylarında yapılmış olup, fidanların arası 10 metredir. Ancak, sıralama çapraz gelecek şekilde dikildiğinden daha sıkmış gibi görünür. Böylece her 5 metrede bir çınar vardır. Çapraz dikim aynı zamanda ağaçların dengeli dallanmasını sağlanmış, böylece yol yeşil bir tünele dönüşmüştür.

Mevcut olan Çınar ağaçlarının fidanları, Teşvikiye ve Kocadere’den temin edilmiştir. Baltacı Çiftliği girişinden Termal’e kadar dikilen fidan sayısı 2250’dir. Atatürk’ten günümüze kadar gelen Çınar ağaçlarının her sene Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararları doğrultusunda, Valiliğimiz tarafından gerekli incelemeleri yapılarak çürüyen ağaçların yerine yenileri dikilmekte budanması gereken dalların budama işlemleri yapılarak bakımı hatta bazı hastalıklara yakalananlarında tedavileri yapılmaktadır. Yalova-Termal Yolu üzerindeki Çınar Ağaçları Yalova İstanbul II Nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 14.5.1997 tarih ve 4491 sayılı kararı ile “Korunması Gereken Anıt Ağaçlar” olarak tescil edilmiştir.

İlimiz merkez ve Termal ilçesi arasında bulunan ve Turizmde bir marka olarak “Turizm Yolu” niteliğinde 12 Km’lik yol, Valililiğimizce tüm sanat yapıları, drenaj kanalları yapıldıktan sonra yolun tamamı yeniden asfaltlanarak hizmete açılmıştır.Aynı yolun her iki yanında yaya yürüyüş yolu yapım çalışmalarının % 60’ı tamamlanmış olup, geri kalan kısmının da yapımı devam etmektedir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol